Tarihi 1450 yılına kadar uzanan pazarlama faaliyetleri, yaşanan teknolojik gelişmelerden birçok alan gibi etkilendi ve farklı noktalara evrildi. Bu noktalardan bir tanesi de nöropazarlama. En basit tanımıyla insan beyninin pazarlama faaliyetlerine karşı verdiği tepkileri ve satın alma kararlarını inceleyen nöropazarlama, büyük olasılıkla pazarlama dünyasının geleceğinde çok daha fazla söz sahibi olacak. Peki ama nasıl?
1990’lı yıllarda pazarlama profesyonellerinin hakkında çok fazla bilgi sahibi olmadığı nöropazarlama, 2000’li yıllarla birlikte etkisini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Bugün televizyonda izlediğiniz veya yolda yürürken reklam panolarında gördüğünüz basit bir mesajı ileten reklamın ardında, o kadar da basit olmayan nöropazarlama çalışmaları bulunuyor. Google’ın yayınladığı son raporlara göre, dijital reklamların %56’sını hiçbir insan görmüyor. Yani günümüz reklam ve pazarlama dünyası, John Wanamaker’ın 1880’de reklamlara harcanan her doların %50’sinin israf olduğunu söylediği halinden daha iyi değil. O zaman çıkış yolu nedir?
Nöropazarlama bu noktada sunduğu avantajlarla birçok probleme çözüm getiriyor. Çünkü nöropazarlama, geleneksel anket yöntemlerinde tüketicilerin verdiği koşullanmış cevapların aksine en isabetli tüketici içgörülerini bilimsel yöntemlerle elde ediyor. Nöropazarlamanın diğer avantajlarını şu başlıklarda inceleyebiliriz:
Tüketicilerinizi Daha İyi Tanıyın
Herhangi bir geleneksel pazar araştırması sonucunda tüketicilerin bir ürünü veya hizmeti talep ettiğini düşünebilirsiniz. Peki ama durum gerçekten böyle mi? Veya farklı değişkenler devreye girdiğinde o ürünü ya da hizmeti talep etmeye devam edecekler mi? Nöropazarlama teknikleri bu ikilemi ortadan kaldırıyor. Çünkü tüketicilerin söylediklerine değil, direkt olarak bilinçaltına odaklanıyor. Her insan ortalama bir gününde birçok farklı duyguyu yaşıyor ve bu duygular, biz fark etmesek bile satın alma kararlarımızı etkileyebiliyor. Nöropazarlama teknikleri de bu duyguların tetikleyici nedenlerini tespit ediyor ve bir tüketicinin satın alma kararlarını tüm yönleriyle inceliyor. Bu içgörüler sayesinde de markalar daha isabetli kararlar verebiliyor.
Daha Az Bütçeyle Daha Çok İçgörü
Geleneksel pazar araştırmaları, kapsamına bağlı olarak markalar için fazlasıyla maliyetli olabiliyordu. Ancak gelişen dijital teknolojilerle birlikte, bu maliyet ciddi anlamda azaldı ve daha isabetli içgörüler elde edilmeye başlandı. Geleneksel yöntemlerle binlerce insanla birebir görüşülen bir pazar araştırmasının maliyetini düşünün. Bugün tüm bu işlemler dijital ortamda, çok daha düşük maliyetlerle gerçekleştirilebiliyor.
Tüketicilerin Duyguları ve İçerikleriniz Arasında Bağ Kurun
Bugün nöropazarlama teknikleriyle bir reklam filmine tüketicilerin en fazla tepki verdiği saniyeler belirlenebiliyor ve bu sayede markaların içerikleri ile tüketici tepkileri arasında bağ kurulabiliyor. Markette gördüğünüz herhangi bir ürünün paket renginden yolda yürürken karşılaştığınız reklam afişine kadar çoğu seçimin ardında nöropazarlama teknikleriyle elde edilen veriler ve içgörüler yer alıyor.
Nöropazarlama, markalara sunduğu birçok avantajla pazarlama dünyasının geleceğinde daha fazla söz sahibi olacak. Ancak bir diğer yandan nöropazarlamanın etik boyutu da tartışılıyor. Tüketicilerin bilinçaltına odaklanarak gereğinden fazla verinin elde edildiğini belirten bazı çevreler, nöropazarlama tekniklerinin bir psikoloğun ulaşması gereken bilgilere ulaşabilidğini düşünüyor.
Gelişen teknoloji, her alanı olduğu gibi pazarlama dünyasını da derinden etkiliyor. Nöropazarlama teknikleri, markaların geçmiş dönemlerde elde etmesinin mümkün olmadığı tüketici verilerini ve içgörülerini onlara sunuyor. Ancak etik tartışmalar da bir diğer yandan devam ediyor. Nöropazarlama tekniklerinin önümüzdeki dönemde hangi noktalara evrileceğini hep birlikte göreceğiz.